Thursday 4 July 2019

Irkçılığa Eleştiri: Green Book

Fragman:



Oscar 2019'un galibi olan, gerçek hayattan esinlenerek ortaya çıkan bir film olan "Green Book", etkileyici bir film olma özelliğiyle ve düşündüren bir yapıda olmasıyla dikkat çekiyor.

Dünyada ırkçılık son derecede fazla olması, özellikle de siyahilere karşı ırkçılık yapılması, insanlığın düştüğü noktayı bize göstermektedir, yani ön yargıyı bizi resmetmektedir. Filmimiz de işte bu eksende ilerlemektedir. 1962 yılında geçen film, Tony Lip'in, Dr. Don Shirley'in şoförü olmasıyla birlikte yaşanan olayları anlatıyor. İki tarafın birbirini yanlışlarını tamamlamasını, arkadaşlıkların ortaya koyuyor.

Hikaye başta sıradan bir şekilde başlıyor. Giriş kısmı, yani Tony Lip ile ailesinin sahneleri benim gözümde boşlukta kalarak ilerliyor. (Bir anda olaylar oluyor, işsiz kalıyor ve geçici iş aramaya başlıyor Tony. Eşiyle sahneleri de boşlukta kalıyor. Eşiyle sahneleri biraz daha fazla olsa iyi olurdu. Evli oldukları bile tam anlamıyla anlaşılamadı.) Esas hikayeye girene kadar tam anlamıyla bir dizinin pilot bölümü havasında gidiyor ve yolculuk başladığında, yani konuya girildiğinde film, film gibi olmaya başlıyor.

Siyahilere karşı ırkçılık, siyahilere karşı ön yargı günümüzde eskisine göre daha az olsa da, yine de var olmaktadır. Amerika'da 2008'de ancak ilk siyahi başkan seçilmiştir, o da iki yıl önce görevi biten Obama idi. 9 yıl boyunca görevde kaldı  Günümüze gelindiğinde ise, özellikle de beyazperde sayesinde siyahilere karşı ön yargılar yavaş yavaş yıkılmaya başlanmıştır. Siyahi oyuncular, Amerika'nın sanat dünyasında yer almaya başlamıştır, ki işte film de ırkçılığın olduğu 1962 yılını anlatıyor. Durağan ve boşluklu bir şekilde başlıyor, ortalarında film açılıyor ve sonu dostlukla bitiyor. "Green Book" vurgusunu da daha çok beklerdim.

Filmi bu kadar etkileyici yapan, filmin gerçeklerden esinlenilmiş olması, izlediğinde "bu kadar da olmaz!" dedirten bir film olması. Film, her geçen dakikasıyla merak ettiren ve şaşırtan, mesaj veren bir yapıda olmasıyla kendisini izletiyor. Gerçekten esinlenilmiş olmasına ayrı parantez açmak gerekir; Tony Lip, 1970'lerden sonra filmlerde oynamaya başlıyor. Dr. Don Shirley, müziğine aynen devam ediyor. İki isim de 2013'te hayata gözlerini yumuyor. İki dost, aynı yıl gözlerini yumması da, kaderin cilvesi olsa gerek.


Filmin oyuncularından Viggo Mortensen çok iyi bir oyunculuk sergilemiş, ki kendisini en son Kaptan Fantastik'te izlemiştim. Orada da çok iyiydi, burada da. Öncesinde izlediğim filmde zayıftı, burada da yemeğe düşkün kilolu biri. Karakteri de yaşıyordu gibi bir şey. Mahershala Ali, soğuk bir karakterdi, ondan olsa gerek, tam anlamıyla oyunculuğunu görmek mümkün olmadı. Linda Cardellini'yi yaşlandırmak için özel çaba sarf etmiş gibiydiler. Genç duruyordu ama yüzü sarkıktı.

İlginç bir ayrıntı: 32 yaşındaki Tony Lip'i 60 yaşındaki Viggo Mortensen, 35 yaşındaki Dr. Don Shirley'i 45 yaşındaki Mahershala Ali, 30 yaşındaki Dolores'i 44 yaşındaki Linda Cardellini canlandırmış oldu. (Geçen yıl yayınladığını düşünecek olursak, bir yaş geriye atabiliriz.)

Konuya girdikten sonrası ve Viggo Mortensen'in performansıyla:

8/10

No comments:

Post a Comment

Bir Ada Hikayesi: Cast Away

Filmi yıllar önce izleyişimde etkileyici gelmişti ama sonradan dikkatle izleyince beklentinin altında kalan bir film oldu. Bir kere baş...